1998 anıtkabir ve fatih camii saldırıları girişimi ne demek?

Köln, Almanya merkezli Hilâfet Devleti adlı örgütün lideri Metin Kaplan'a bağlı kişiler, 1998'deki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında, Ankara'daki Anıtkabir'e ve İstanbul'daki Fatih Camii'ne bir dizi saldırı düzenlemeyi planlamışlardı. Türk emniyet birimlerinin 28 Ekim'de düzenlediği harekâtlarla birlikte bu plan, gerçekleştirilmeden önlendi ve saldırı girişimleriyle ilgili olduğu tespit edilen kişiler yakalandı.

Arka plan

Nisan 1998 sonunda; Köln, Almanya merkezli Hilâfet Devleti adlı İslamcı örgütün ülkedeki çeşitli mekânları polis tarafından arandı.1 Örgüt lideri Metin Kaplan, hem Hicrî takvime göre yılbaşı haftasına hem de Hilâfet Devleti'nin kuruluşunun 5. yıldönümüne denk gelen 3 Mayıs 1998'de, Köln'de gerçekleştirilen bir toplantıda, "Mustafa Kemal'in [Atatürk] ve Kemal'e uyanların sadece halifeye değil, dine karşı asi olduklarından onlarla harb etmenin caiz olduğu, harb edip ölenlerin 'şehid', kalanların da 'gazi' olacağına" dair verdiği fetvada "Türkiye'de Müslüman halka yapılan baskılar nedeniyle cihat seferberliği" başlattığını açıkladı.234 Örgütün gazetesi Ümmet-i Muhammed{{'}}in 7 Mayıs 1998 tarihli sayısında bu toplantının haberi "İnşallah seneye Ayasofya'dayız" manşetiyle veriliyordu. Örgütün 17 Eylül 1998 tarihli bildirisinde "Mustafa Kemal'in kurduğu CHP bir numaralı İslam düşmanıdır. Kokuşmuş ve yıkılmaya yüz tutmuş Cumhuriyet'le birlikte CHP de tarihin çöplüğüne atılacaktır." ifadeleri yer alıyordu.5 Ümmet-i Muhammed{{'}}in 15 Ekim 1998 tarihli sayısı "zulüm ve karanlık devri olan Cumhuriyet'in 75. yılını protesto edelim!" manşetiyle çıktı. "'Müslümanım' diyen herkes[in], 75 senedir halka yapılan bu zulmü ... kalben ve fiilen" protesto etmesi belirtilirken fiili protestonun biçimi şu şekilde açıklanmıştı:67

Saldırı planı

3 Mayıs'taki cihat çağrısı sonrasında örgüt üyesi 21 kişi, Türkiye'ye girdi ve örgütün buradaki mensuplarıyla buluştu. Toplam 23 kişiye ulaşan gurup, örgütün Sivas kanadı sorumlusu Mehmet Demir'in liderliğinde Sivas, Konya, Bursa, İstanbul ve Sivrihisar'a dağıldı.89 30 Ekim 1998 tarihli bir Kanal D haberine göre yapılan ilk sorgulamalarda, Almanya'dan gelen örgüt üyeleri Türkiye'dekilerle buluşup 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda gerçekleştirilmesi için bir eylem planlayacak, "duruma göre" Ayasofya veya Fatih Camii'ni işgal edecek ve "kendilerini şehit etmeye ant içtikleri" için polisle çatışmaya girerek öleceklerdi.10 1 Kasım tarihli Milliyet gazetesinde, gözaltındaki kişilerin sorgularındaki ifadelere göre intihar saldırısı yapmayı planladıkları, hedef aldıkları yerler arasında ise Ayasofya, Fatih Camii, Vatan Caddesi'ndeki bayram geçit töreni ile Ali Sami Yen Stadyumu ile Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu'ndaki bayram kutlamalarının yer aldığı belirtiliyordu.11 Ancak ilerleyen dönemde, hedeflerin Anıtkabir ile Fatih Camii olduğu netleşti.1213

İki gruba ayrılan ve birbirlerinden habersiz bir şekilde hareket eden bu kişilerden 15'i, 28 Ekim'de Sivas'tan İstanbul'a gelerek Fatih Camii'nde gerçekleştirecekleri eylemin plan ve keşif çalışmalarını yaptı. 29 Ekim sabahı Fatih Camii'ne girerek caminin minaresi ile kubbesine pankart asıp gerekirse polisle çatışmayı planlayan grup, kullanacakları patlayıcıların bir kısmını Otoyol 4'ün Bolu mevkiinde yol kenarına, bir kısmını ise Fatih Camii'nin bahçesine gömmüştü. İkinci grup ise kiraladığı uçakla Anıtkabir'e bir intihar saldırısı gerçekleştirmeyi planlamıştı. İntihar saldırısını düzenleyecekler arasında yer alan Kuddusi Armağan sorgusunda, 23 Ekim'de Bursa'da kiraladıkları ve deneme uçuşu gerçekleştirdikleri uçağı 28 Ekim günü kaçırmayı hedeflemelerine rağmen o gün hava şartlarının uygunsuz olmasından dolayı bu eylemi gerçekleştiremediklerini ve bunun yerine Atatürk'ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasım'ı yeni tarih olarak hedeflediklerini, kaçırdıkları uçağı ise Sivrihisar'a götürüp burada saklayacaklarını ve uçağa yükleyecekleri 200 kilogramlık patlayıcıyla ertesi gün Anıtkabir'e saldıracaklarını söyledi.1415 Uçağın kiralandığı şirketten yapılan açıklamada, 21 Ekim'de telefonla görüştükleri iki kişinin bir gün sonra havalimanındaki ofise gelip bilgi aldıkları, şirketin bir pilotuyla bir saatlik tanıtım uçuşu gerçekleştirdikleri, 28 Ekim'de tekrar arayan kişilerin ikinci uçuş taleplerinin ise uygunsuz hava şartları nedeniyle gerçekleşmediği ifadelerine yer verildi.16 Daha çok zarar vermesi adına tüplerin içerisine yerleştirilen patlayıcıların, Sivrihisar Hava Üssü ile Alibey Çiftliği'nin karşısındaki tepede uçağa yüklenmesi planlanmıştı.1718

Soruşturma, gözaltı ve tutuklamalar

Türk istihbarat ve emniyet birimleri, örgüt mensubu bir kuryeyi İstanbul'da yakaladı ve bu kişiden elde edilen bilgiler doğrultusunda 28 Ekim 1998'de İstanbul'un Fatih, Gaziosmanpaşa ve Kadıköy ilçelerinde düzenlediği gizli harekâtlarda örgüt mensubu olduğu gerekçesiyle 17 kişi yakalanarak gözaltına alındı.1920 31 Ekim itibarıyla gözaltına alınan kişi sayısı 23'e yükselirken bu kişilerin bir kısmının Sivaslı olduğunun belirlenmesiyle birlikte kendilerinin Sivas'taki evlerine de emniyet birimlerince baskınlar yapıldı ve bu baskınlarda, saldırılarda kullanılacak araç gereçler ele geçirildi.2122 Bu kişiler arasında örgütün Sivas ve Ağrı sorumlularının yanı sıra Frankfurt ve Hannover gençlik yapılanması sorumluları da yer alıyordu.23 Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican, harekâtın "bir anda" olmadığını ve Avrupa'dan beri takipte olduklarını söyledi.24 İstanbul Valisi Erol Çakır 2 Kasım'da, Metin Kaplan'ın Türkiye'ye iadesi için gerekli prosedürlerin tamamlandığını açıkladı.25 Gözaltındaki kişilere yapılan sorgulamalara göre örgüt, yılbaşı kutlamalarının yapıldığı eğlence mekânlarına saldırılar düzenleme girişimlerinde de bulunacaktı.26

Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edilen 25 sanıktan 4'ü serbest bırakılırken kalan 21 sanık, 5 Kasım'da sevk edildiği İstanbul Nöbetçi 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'ndeki sorgularının ardından "yasadışı örgüte üye olmak" suçuyla tutuklanarak Metris Cezaevi'ne gönderildi.27 Ertesi gün ise Erzurum'da gerçekleştirilen harekâtlarda dört örgüt üyesi yakalanırken Nöbetçi Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde Kaplan için gıyabında tutuklama kararı verildi.28 12 Kasım'da, saldırıyı gerçekleştirmesi planlanan kişilere silah temin ettiği tespit edilen altı kişi Erzurum'da yakalandı.29 15 Kasım'da; Erzurum'un Altıntepe köyünde beş, Gelibolu'da ise bir kişi, örgüt üyelerini misafir ettiği gerekçesiyle gözaltına alındı.30

Yargı süreci

Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Enver Çoban tarafından hazırlanan iddianame doğrultusunda Aralık 1998'de, saldırı girişimleriyle ilgili olduğu iddia edilen 29 kişi hakkında, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde bir dava açıldı.31 Sanıkların 14'ü tutuklu, 15'i ise tutuksuz olarak yargılanıyordu.32 Almanya'da ise, "adam öldürmeye azmettirme" ve "yasadışı örgüt kurma" suçlarıyla alakalı olarak Kaplan hakkında adli bir soruşturma başlatılmış ve bu soruşturmayı yürüten Alman savcı, Türkiye'de yürütülen soruşturma hakkında bilgi almak üzere Aralık 1998'de ülkeye gelmişti.33 Kaplan, Alman Federal Başsavcılığı tarafından yöneltilen "terör örgütü kurmak" ve "cinayete azmettirmek" suçlamalarıyla 25 Mart 1999 günü Alman polisi tarafından tutuklandı.34 14 Kasım 2000'de ise Düsseldorf Bölgesel Yüksek Mahkemesi tarafından Kaplan, dört yıllık hapis cezasına çarptırıldı.35

12 Ekim 2004'te Almanya'dan Türkiye'ye iade edilen Kaplan, ertesi gün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gerçekleştirilen duruşmada, kendisi hakkında daha önce gıyabında çıkan tutulama kararının vicahiye çevrilmesi sonucunda tutuklanarak Bayrampaşa Cezaevi'ne konuldu.36 Aynı mahkemede görülen 20 Haziran 2005 tarihli duruşmada, Türk Ceza Kanununun 146. maddesinin 1. fıkrası uyarınca "anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.37 Bu kararın temyiz edilmesi sonrasında Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 12 Şubat 2010'da bu müebbet hapis cezasını bozdu.38 2 Temmuz 2010'da, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan duruşmada tutuklu yargılanan Kaplan, "terör örgütü kurmak ve yönetmek" suçlamasıyla 17,5 yıl hapse mahkum edildi.39

Tepkiler

İstanbul Valisi Erol Çakır, olayla ilgili olarak "vatana, devlete ve cumhuriyete ihanetin ne boyutlarda planlandığını, insan hayatına saygısızlığın ne düzeye ulaştığını ve yüce dinimize saygısızlığın da ne ölçüde sergilendiğini göstermesi açısından önemlidir" ifadelerini kullandı.40 Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, yaşananlarla ilgili olarak "Metin Kaplan ve adamlarının yaptıklarının İslam'la bağdaşır yanı yok. Bunların yaptığı delilik." dedi.41 Doğru Yol Partisi Başkan Yardımcısı Nahit Menteşe, örgütün PKK ile ortak hareket ettiğini belirtti.42 Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican, saldırıların amacının "dünyayı sarsmak" ve "Türkiye'nin imajını zedelemek" olarak gösterdi.43

4 Kasım günü Show TV'deki bir canlı yayına telefonla bağlanan Metin Kaplan, "İslam'ın fedaisi" olarak tanımladığı saldırganları "[kendilerinin] göndermediğini", Anıtkabir'in puthane, ziyaretçilerinin ise putperest ve müşrik olduğunu söyledi.44 23 Kasım'da Milliyet{{'}}te yayımlanan ifadesinde Kaplan, bu saldırı girişimlerini "cumhuriyeti protesto yolunda meşru bir hak" olarak tanımlarken bu saldırıların emrini kendisinin vermediğini öne sürdü.45

Kaynakça

Genel

Özel

Dış bağlantılar

Orijinal kaynak: 1998 anıtkabir ve fatih camii saldırıları girişimi. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

Kategoriler